İnsan Kaynakları Yönetimi tarihsel süreç
Tarihsel Süreç : İnsan kaynakları yeni bir olgu
değildir.Yeni olan örgütlerin insana bakış açısındaki değişikliklerdir.Tarih
boyunca iki kişiden fazla çalışanı olan tüm işletmelerde bir yönetenler birde
yönetilenler olmuştu. Yönetenlerin, işletmelerini verimli bir şekilde
yönetebilmek için süreçleri ayrıştırma ve bazı kural ve kaideler çerçevesinde
işleri yürütmeye çalışmaları da yine insanlık tarihi kadar eskidir. Sanayi devrimi
ile beraber işlerin küçük dükkan ve evlerden büyük fabrikalara taşınması, pek
çok sayıda işçinin bir çatı altında toplanmaya başlaması, işgücünün
uzmanlaşmaya başlamasıyla, planlama, işe eleman toplama ve seçme, yerleştirme,
ücretlendirme ve diğer yan faydalar gibi daha önceleri formal bir şekilde yapılmayan
faaliyetlere duyulan ihtiyaç ve gösterilen ilgide artmaya başlamıştı. İnsanı
geri plana atarak daha çok üretim, makineler, iş süreçleri, iş dizaynı üzerinde
durması, yetki ve sorumlulukların yukarıdan aşağıya doğru aktarıldığı
bürokratik emir komuta zinciri içinde hiyerarşik örgüt yapılarının benimsenmesi
dış çevre koşullarından çok iç çevre koşulları üzerinde durulmasıdır. İnsanı
makinenin bir uzantısı olarak kabul eden klasikçilerin bu yaklaşımı günümüzde
hala eleştiri konusu olmakla beraber klasik anlamda yazılan en kapsamlı çalışma
olduğundan ve geçerliliğini koruyan ilkeleri bulunduğundan birçok çalışmaya
kaynak teşkil etmektedir. Tüm çalışmalar doğru rotada ilerliyordu ki 1930 Dünya
ekonomik krizi ile birçok firma üretken olmayan faaliyetlerini durdurdu ve
onbinlerce kişi işten çıkartıldı.1932-1946 yılları dünya savaşları döneminde
ise işletmedeki insan verimliliği bir yana dursun hayatta kalmak uğruna çalışmalara
ağırlık verildi.
X ve Y
TEORİLERİ
İnsanlar bir şeyi neden yaparlar? Ya belirli bir noktaya ulaşmak için ya
da belirli bir noktadan kaçmak için. İnsanlar bu anlamda, onlara çekici gelen
şeylere yaklaşır, onları iten şeylerden uzaklaşır. Uzaklaşılan ya da yaklaşılan
bu şeyler değerlerle ilgilidir. Değerler, insanların uzaklaşmak ya da yaklaşmak
için zaman, emek ve kaynaklarını harcadıkları şeyleri belirler.
Motivasyon konusu, son elli yıldır, yönetim dergilerinde tartışılıyor. Bu süreç içerisinde iki önemli çatışan teori ortaya çıkmıştır. Douglas Mc Gregor, The Human Side of Enterprise dergisinde, bu iki teoriyi "X Teorisi" ve "Y Teorisi" olarak adlandırmıştır.
Teori X aşağıdaki varsayımlar üzerine kurulmuştur:
1. Ortalama her insan işi sevmez ve ondan kaçmak için yollar arar.
2. Bu iş sevmezlikten dolayı çoğu insan zorlanmalı, yönetilmeli ve cezayla tehdit edilmelidir.
3. Ortalama insanın hırsı yoktur ve yönetilmeyi tercih eder. Sorumluluktan kaçarlar ve en yüksek değerleri güvenliktir. Bu insanları iyi yönetebilmek için ceza gereklidir. Çoğu insan temelde tembel olduğundan, "ceza" gereklidir; yine de patron arkasını döndüğünde çalışmayı bırakacaklardır.
Teori Y ise aşağıdaki varsayımlar üzerine kurulmuştur:
1. Fiziksel ya da zihinsel çalışma, oyun ya da dinlenmek gibi doğaldır.
2. Dış kontrol ya da ceza tehditleri, insanları motive etmenin tek yolu değildir. Çoğu insan hem fikir hedefe ulaşmak için kendilerini yönetir ve kontrol eder.
3. Hedefle hem fikir olmaları, o hedefe ulaşmakla ilintilendirdikleri ödüller sebebiyledir.
4. Her ortalama kişi, doğru şartlar altında, sorumluluk istemeyi ve/veya kabul etmeyi öğrenir.
5. İnsanların büyük çoğunluğu, kurumsal problem çözme konusunda, hayal etmek, ustalık ve yaratıcılık için yeterli kaynaklara sahiptir.
6. Modern iş dünyasında, ortalama bir insanın entelektüel yeteneklerinin çok azı harekete geçirilebilmektedir. Bu kişileri doğru yönetebilmek, doğru "havuçları" bulmakla olabilir. İnsan kaynağının potansiyelini ortaya çıkaracak çözümleri bulmak yöneticiler düşmektedir.
Motivasyon konusu, son elli yıldır, yönetim dergilerinde tartışılıyor. Bu süreç içerisinde iki önemli çatışan teori ortaya çıkmıştır. Douglas Mc Gregor, The Human Side of Enterprise dergisinde, bu iki teoriyi "X Teorisi" ve "Y Teorisi" olarak adlandırmıştır.
Teori X aşağıdaki varsayımlar üzerine kurulmuştur:
1. Ortalama her insan işi sevmez ve ondan kaçmak için yollar arar.
2. Bu iş sevmezlikten dolayı çoğu insan zorlanmalı, yönetilmeli ve cezayla tehdit edilmelidir.
3. Ortalama insanın hırsı yoktur ve yönetilmeyi tercih eder. Sorumluluktan kaçarlar ve en yüksek değerleri güvenliktir. Bu insanları iyi yönetebilmek için ceza gereklidir. Çoğu insan temelde tembel olduğundan, "ceza" gereklidir; yine de patron arkasını döndüğünde çalışmayı bırakacaklardır.
Teori Y ise aşağıdaki varsayımlar üzerine kurulmuştur:
1. Fiziksel ya da zihinsel çalışma, oyun ya da dinlenmek gibi doğaldır.
2. Dış kontrol ya da ceza tehditleri, insanları motive etmenin tek yolu değildir. Çoğu insan hem fikir hedefe ulaşmak için kendilerini yönetir ve kontrol eder.
3. Hedefle hem fikir olmaları, o hedefe ulaşmakla ilintilendirdikleri ödüller sebebiyledir.
4. Her ortalama kişi, doğru şartlar altında, sorumluluk istemeyi ve/veya kabul etmeyi öğrenir.
5. İnsanların büyük çoğunluğu, kurumsal problem çözme konusunda, hayal etmek, ustalık ve yaratıcılık için yeterli kaynaklara sahiptir.
6. Modern iş dünyasında, ortalama bir insanın entelektüel yeteneklerinin çok azı harekete geçirilebilmektedir. Bu kişileri doğru yönetebilmek, doğru "havuçları" bulmakla olabilir. İnsan kaynağının potansiyelini ortaya çıkaracak çözümleri bulmak yöneticiler düşmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder